Girdap Teorisi
  Relativite Teorisi Hakkında Yeni Bir Fikir
 
                                                   

                                    
                                          KÜRE YÜZEYİ VE RÖLATİVİTE
                               Rölativite teorisi hakkında hiç duyulmamış şeyler söyleyen bir makaledir. Özet olarak şöyledir. Bir kürenin yüzeyi var. Bu küre başka bir kainatta. Ama o kainatta kürenin sağında solunda yukarısında aşağısında hiçbirtarafıında hiçbirşey yok . Sonsuza kadar boş . Sadece bir kürenin yüzeyi var. şunu bilirrsiniz ki  Bir küre yüzeyinin her noktasının özelliği diğer her noktasıyla aynıdır. hele bir de boş bir kaainatta bakarsanız, her tarafı biirbirine eşitttir. işte rölativite budur. Bu küre yüzeyinde her nokta bir diğerine tamamiyle eşittir. Bu durumda bu kürenin yüzeyindeki her nokta merkezdir. bu noktaya iki boyutlu bir cisim gelirse o da ben merkezdeyim diyecektir. Fakat işin garibi diğer noktaya başka bir iki boyutlu cisim geldiğinde o da ben merkezdeyim diyecektir. binlerce iki boyutlu cisim gelse onlar da ben merkezdeyim diyecektir. İşte rölativite budur.   Bu küre yüzeyinde bulunan kişi iki boyutludur. Bu kişiyi yüzeyde hareket edebilen bir şekil gibi düşünün. Boyu yoktur. Şimdi bu küre yüzeyinde yaşayan şeylerin bilinçler olduğunu düşünelim. Her bilinç ben merkezdeyim der. Kendi bilincinize sorun , mesela herhangi biryer neden böyle diye. Çünkü başka bilinçler de var ve orası senin gördüğünden farklı olabilir. Bilinciniz şunu diyecektir: Orası öyle .soru:neden  öyle?  Cevap:Çünkü ben merkezdeyim.   Her bilinç bunu der.      işte böyle bir küre yüzeyinde de her bilinç merkezdedir. ( Böylece bilinçlerden anlıyoruz ki haklı olmanın yolu merkezde olmaktır. Bu çok öönemli bir nokta.) Yani her bilincin kendini haklı bilmesi merkezde olmasından dolayıdır. Bu küreye bilinçler küresi diyorum. Bilinç asla diğer bilinçleri düşünmez, kendisi haklıdır çünkü kendisi merkezdedir. her bilinç de aynısını der. işte bu bilinçler küresidir. Rölativitenin ana kaynağı bence bu küredir. kişiye göre değişen şeylerde kim merkezdeyse onun dediği doğrudur. Bilinçler küresinde daha garip birşey olur. Çünkü yukarıda anlattığım küre yüzeyinde yaşayan başka bilinçler de vardır. Hepsi de ben merkezdeyim, ben merkezdeyim deyip duruyorlar. hepsi birşeyi biraz farklı şekillerde görüyor. Hepsine göre diğer hiçbiri haklı olamaz. Demek ki merkezde olmak haklılık. Her bilinç diğer bilinçlerin de olduğunu görünce kendine güven yitirir çünkü diğer bilinçler de tamamen kendi durumundadır. O zaman anlar ki onlar da ben haklıyım diyecektir ve bilinç onların gerçeklerinin değişik olduğunu hisseder. Bu sebeple tedirgin olur.  Sonçta bir küre yüzeyinde de herkes aynı şeyi söyler . Herkes kendisini merkezde görür. Aynı bilinçler gibi. (böylece haklı olurlar. onların gördüğü doğrudur.) Bilinçleri küre yüzeyine koyduğumuzda zaten biliyoruz ki küre yüzeyindeki herkes kendisini merkezde görür. Çünkü hiçbir nokta kendi bulunduğu noktadan üstün değildir.İşte bilinçlerin ben merkezdeyim deyip durdukları merkezdelikle eşleşir bu. lişte bilinçlerin merkezdelikleriyle, yukarıda belirtilen kürenin yüzeyinde bulunan cisimlerin gördükleri merkezdelik tamamen aynı şeydir. Bu küreye bilinçler küresi diyorum. Kainatta bu küreden başka hiçbirşey olmamalı yalnız. Bu durumda herkes ben haklıyım der. Aynı relativite toerilerinnde olduğu gibi herkesin bir doğrusu vvar. hepsi de birbirinden değişik. hepsi de haklı olur. Aynı Einstein'ın relativte teorisi. Biz de Einstein'ın relativite teorilerinden biliyoruz ki gerçek kişiye göre değişiyor. Peki haklı olan kim. Bilinçlerden anlıyoruz ki haklı olan merkezde olandır. Demek bir merkezdelik olmalı relativite teorisine göre haklılık o . Bütün mesele ve burada aradığım nokta bana bir küre yüzeyi denklemi buldurması . Bu küre yüzeyi denkleminde herkes yüzeyde, dolayısıyla  merkezde olmalı. Yani bu küre üzerinde bulunmalıyız. Bu durumda tüm özel ve genel relativite teorileri sadece bir küre yüzeyi denklemiyle ifade edilebir. Yani küre yüzeyinde herkes merkezde , herkes haklı, ama bizler gerçek dünyada nasıl bir kürenin yüzeyindeyiz ki herkesi haklı görecek kadar bir relativite içindeyiz. 
                                   
                                    Sonuçta her relativisstik sistem bir küre yüzeyi vermelidir. Diğer relativitelerimiz de böyle. Bilinçlerin de relativiteleri vardır. Hepimiz biliriz. işte bilinçler, hepsi haklıdır. kendileri öyle der. doğrularından da şüphe etmezler. (oysa ki hepsinin doğruları değişir.)İşte bilinçler sanki gerçekten de bir kürenin  yüzeyindedirler. hepsi de merkezde oluyor. Sanki gerçekten bir kürenin yüzeyinde yaşarlar. Ancak bu küre yüzeyindeki "bilinç yeri" çok kavramsal ve anlamsaldır. Anlamsallık nedir: Bunu daha sonra siteye taşırız.
                                Eğer böye bir denklem bulursanız bizimle irtibata geçin. Bir keresinde fizik hocamız "relativi te teorsi nedense böyle bir küre yüzeyi denklemi veriyor, sebebini kimse bilmiyor" demişti. belki de bahsettiği küre yüzeyi denklemi buydu.
                                Şunu düşünün. Einstein'ın özel relativite teorisine göre herkes eşit durumdadır. Einstein kimseye bir özellik vermemiş. şu haklı veya bu haklı bile diyemeyiz. Yani einstein hiçbir hızdaki birisine haklılık veya bir özellik veya daha haklı olma gibi özelikler vermemş. Herkes teoride tamamen eşit. Hangi hızda olursa olsun. Herkesin eşit  durumda bulunabileceği tek sistem ise boş bir ktainatta bir kürenin yüzeyidir.  Boş bir kainatta olması da önemlidir bu küre yüzeyindeki tam eşitliğe ulaşmak için. Yanii herkesin yeri birbirlerinin  yerlerine tamamen eştir. bu da yukarıda anlatttığımız küre yüzeyinde sağlandığı gibi daha başka hiçbir sistemde de sağlanamıyor.  İşte demek ki relativite teorisi bir küre yüzeyi dennklemi veriyor.İşte bu yazıda aradığım bu küre yüzeyinin denklemidir. Bu kişiler bir kürenin yüzeyindedir hızları ne olursa olsun, tamamen eşit şartlarda olduklarından dolayı bir kürenin yüzeyindedirler.yoksa biri haklı olacaktı. (o da merkezi olan olacaktı. çünkü diğer kişiler değişir ve merkezden uzaklaştığı için bazı faktörler değişir. haklı olamazlar. merkezden değişmek, şart değişmektir. şart değiştiği için kişi değişik şartta haklı olur. haklılık merkezdekine olur. bazı şartlar değiştiği için, kişi bulunduğu yerden o şartın değiştimesinin gerektirdiği değişiklikle beraber ölçer gerçeği. oysa o şart öyle değildir, kendisi merkezden ayrı olduğu için o şart öyle görünür. dolayısyla ölçtüğünde o şartın tersi miktarda bir değişim ölçer. gerçeğe eğri bakmak gibi birşeydir. o zaman gerçek sana eğri olur ve gerçeği yanlış bulursun. merkezin dışındaki kişiler , farklı şartlarda gerçeğe bakar. dolayısıyla merkezden uzaklığı bir simetri bozunumu olduğundan, gerçeği aynı derecede ters tarafa simetri kazanmış görür. yani momentumu korur ve gerçeği değişik görür. oysa merkezdeki kişi dengededir. hiçbir şartı  değişmemiştir. gerçek neyse onu görür. diyelim ki küre yüzeyinde birisi merkezde olsun diğeri yanda olsun. merkezdeki kişi diğer kişiyi merkezin yanında dolayısıyla merkezde değil görür. o , bir gerçeğe baktığında yandan görecektir. dolayısıyla yanılacaktır. merkezdeki kişi ise diğerlerin yanılgılarını da anlayacaktır. çünkü onlar kenarda olduğundan yanılgı içinde dururlar. olaya, herşeye birden bakamazlar. merkezin kenarında duran cisim, kendi şartlarının getirdiği değişimleri de, kendi yanılgılarını da objede görür ve obje hakkında yanılır. şart değişik olması renkli gözlükle bir cisme bakmak gibidir. o cisim aslında mavi değildir, fakat sen mavi görürsün. merkezde olan kişinin ise gerçeği kaymamıştır. ne görüyorsa odur. hiçbir değişim, hiçbir şart değişimi yoktur bulunduğu yerde. kenarda olmak ise yanılmaktır. Bu daha çok şuna benziyor. küresel bir mercekle tam karşı noktaya bakıyorsunuz küçük nokta bir cisme. eğer tam merkezden bakarsanız yanılmazsınız. ama merkezin altından üstünden bakarsanız çok yanılırsınız. merkezden kenarlarda bulunanın yanılması için çok şartlar değişir. ben merkezdeyim demek , her yönden eşit demektir. yani her yönden tamamen bir simetri görür. dolayısıyla en avantajlı durumda kendisidir. dolayısıyla kendisi haklıdır. çünkü merkezde olmak haklı olmaktır. diğer kenarda bulunan cisimler yanılırlar. çünkü kenardadırlar. merkezde olan tamamen özel , specialised bir durumdadır. bundan daha özel bir konum o evrende yoktur. eğer bu bir küre merkeziyse , şu açık ki diğer küre yüzeyindeki tüm cisimler bu merkezden eşit uzaklıktadır. dolayısıyla yanılmaları birşey değil ama , hiçbir yön diğerine üstün değilse eğer, hepsi de aynı şartlar altında olup, eğer biri 5 saniye yaşadıysa, diğeri de 5 saniye yaşamış olmalıdır. eğer birer hızları olsa bu küre yüzeyinde, bu hız merkeze aynı uzaklıkta olduğu için aynı özelliktedir.  bir boy kısalma oranları olsa , hepsinin boyu aynı oranda kısalmış olmalıdır veya hiç kısalmamış olmalıdır. bu durumda özel relativite teorisindeki gibi cisim kürenin yüzeyinde olup merkezinde olmadığı için diğer cismin zamanı hakkında yanılır, ancak gerçekte ikisi de aynı miktarda zaman yaşamış olurlar. boyları da kısalmamış olur. yani uzay ve zaman hiç genleşmez. sadece birbirlerine durumu açıklayabilmek için öyle derler. yani senin zamanın kısa derler. gerçekte aynı zaman geçmiştir. kişi merkezde olmadığı için, şartları merkeziyettekinden değişir. bu , aynı merceğin merkezinden değil daha alt kısımlarından bakmak gibidir. çünkü kenardan bakıyorsun , tabii ki yanılacaksın. yani merkezdeki merkezden görür. kenardaki kenardan görür , tabii ki yanılacak. mesela küre yüzeyinde a, b ve c cisimleri olsun. a cismi kendini merkezde görsün ve b cismiyle, c cisminin geçen zamanı hakkında tartışsınlar. a cismi diyecektir ki sen ve c cismi, kendisi , c cisminin geçen zamanı hakkında yanılıyorsunuz. çünkü merkezden farklı oldukları için gerçeği farklı görürler. b cismi de başka bir bakış açısından baktığı için gerçeği farklı görür. ancak a cismi merkezde olduğu için c cismi hakkında yanılmaz. a cismi , c cisminin geçen zamanını c cisminin yanına giderek bulmaz. çünkü gitse, merkezden uzaklaşacağı için yanılır. onun yerine c cisminin geçen zamanını formülasyonla bulur. bunun için c cisminin merkezden uzaklaştığı diyelim ki a santimetrenin onda oluşturduğu negatif  eklentileri bulup, o kadar pozitif değer ekleyerek onun zamanını bulur. yani yanılgısını çıkartır c cisminin. )Bilinçler küresinden anlayın. merkezde olan haklı oluyor. oysa hepsi aynı durumda. Bu şu demektir. o yönden de aynılar. yani hepsi kendisini haklı görüyor. Yani hepsi  kendini merkezde görüyor. bu da ancak boş bir kainattaki bir kürenin yüzeyinde olmalarıyyla mümkün. Yani relativite teorisi de böyle bir küre yüzeyi denklemi vermelidir. Fakat daha da ilerisi bu boş kainatta bulunan ve yüzeyindeki herkesi eşit şartlarda bırakan küre yüzeyinin bir de gerçek merkezi vardır. Bu durumda bir mutlak gerçek mi var demek durumu oluyor.  Çünkü bilinçler küresinden anlıyoruz ki haklı olmak merkezde olmaktır. Kendi bilincime baktığımda bundan emin oluyorum. Siz de yukarıda anlattığım gibi kendi bilicinize bakmalısınız. Ne demek olduğunu bilmiyorum.  Fakat bu durumda relativvite teorisine bir de şunu ekliyoruz: herkes kendine "ben haklıyım" der. ve herkes kendini merkezde görür. çünkü boş bir kainatta bir küre yüzeyinde bulunan cisim kendine "ben merkezdeyim" der. merkezi olduğu için de haklı olur. ancak gerçek diğerine göre değişir.
                                  yukarıda söylediğimiz gibi özel relativite teorisine göre her hızdaki her cisim tamamen eşit durumdadır. küre yüzeyindeki her nokta da diğerleriyle tamamen eşit durumdadır. küre boş bir kainattaysa, ve bir yönden küreye yaklaşmadan genel olarak heryönden küreyi düşünebilirsek, anlarız ki her nokta birbirine eşittir.  tamamen eşittir. işte  yukarıda söylediğimiz, özel relativite  teorisine göre her cismin durumunun diğerine eşit  olması da aynen böyle birşeydir. cisimler bir kürenin yüzeyindedirler. yoksa farklı yerlerde eşit pozisyonda olmak nasıl oluyor. ancak bir küre yüzeyiyle  mümkün bu eğer aynı yerde değillerse ki kimse her cisim aynı durumdadır diyemez.demek  ki yerleri farklı , durumları aynı. küre yüzeyinde de yerdeğiştirirsiniz fakat aynı, tamamen aynı durumda kalırsınız.
                                                                      Erdal Abaylı Odtü Fizik Bölümü 4. sınıf
                                   GERÇEKLER KÜRE YÜZEYİ
                        
                       şimdi şiddetli birşey söyleyeceğim. şimdi bir insan a gerçeğine doğru diyor diiyelim. fakat yanılmış da olabilir diyelim. o zaman bu kişinin sonuçta  bir doğrusu var. diğer kişi de ona doğru değil diyor diyelim. sonuçta ikinci kişi birinci kişiye o şeyin aslında doğru olmadığını anlatıyor. birinci kişi de bunu anlıyor diyelim. şimdi soruyorum :gerçek ne? onun doğru olmadığı. Fakat iki kişinin gerçeği zayıftır. hala doğru olabilir bu dedikleri. fakat şu olayı düşünün. ikisinin de hiç tanmadığı hiç görmedikleri ilişkisiz birisi geliyor. o da diyor a'nın yanlış olduğunu, bu doğruudan onlardan bağımsız bahsediyor. ikisi de şaşırıyor çünkü bu tanınmayan adam birraz önce aralarında doğru yanllış diye tartıştıkları şeyden bahsediyor. olacak iş değil. sonra bu adam da ona yanllış diyor. bu gerçeği çok daha kuvvetlendirir. gerçek, o şeyin doğru olmadığıdır. Bu ispatlanmıştır. iki birbirinden ilişkisiz insanın aynı doğruyu söylemesi, o doğruyu ispatlar. Ve doğru , gerçeğe dönüşür. bilmem doğru ve gerçek arasındaki farkı aanlatabiliyormuyum. Peki bu anlattıklarımın ana sayfada verilmiş uzay denizi teorisiyle ne alakası var. Çok alakası var. birkere elektronun, orjinal olarak benim teorimdeki adı yalan---->gerçek oluşumdur. tersi olan vortekslerin adı da doğru--->gerçek oluşumdur. yukarıdaa doğrunun diğer insana anlatıldığında, o insan demek gerçek buymuş diyecektir. ama "demek doğru buymuş" demeyecektir. insanlar ispatlanmamış doğrulara gerçek diyemiyorlar. bilerek değil, bilmeyerek oluyor bu.yani burası çok  önemli, ispatlanan doğrular gerçek oluyorlar. Benim teorime göre ispatda da yanılgı vardır. yani mesela iki kişi ilişkisizken yaptıkları ispat olacaksa , biz bilmeden aralarında başka bir zamanda bir ilişki kurulmuş  olabilir. işte o durumda da biz ispat deriz çünkü o ilişkinin olduğunu bilmiyoruz  iki kişi arasında. yani eski çağda bir adam doğudan geliyor, diğeri batıdan geliyor. ikisi de diyor ki "bu gece saat 2 ile 3 arasında ay yanıyordu". birrinci insan geliyor , aynı şeyi söylüyor. ikinci insan da birinciyle tamamen  ilişkisiz geliyor, aynı şeyi söylüyor. bu söze hepimiz inanırız nedense. çünkü aslında ispattır. iki sonsuzda bir ihtimalli şey keesişiyor. yani sonsuz yalanlar içinde her yalannı söyleyyebilirlerdi. ama ikisi de aynı şeyi söyledi. yalan olma ihtimali sonsuzda  birdir.  işte bu birçeşit ispattır. fakat aslında iki insan cep telefonuyla haberleşmişlerse, bunu bilmemizin hiçbir yolu yoktur,bu durumda yanılırız. ispatta yanılırız çünkü. buna yalan--->gerçek oluşum diyorum. bu ifadeyi "yalandan gerçeğe oluşum" diye de okuyabilirsiniz.işte herkesin yanılıp durduğu doğru ve  gerçek kelimesinin ilişkisi ve aralarındaki farkı burada açıklıyorum. gerçek, doğru ispatlandıktan sonra ... yani bir doğruyu ispatlarsak.... anlatmak zor.  yani birşeyi birisi ispatladı diyelim. o şey artık gerçektir. diyelim ki bir yalan var. onun da yalan olduğu, doğru olmadığı ispatlanabilir. o zaman o gerçektir. fakat yanılgılı ispatlarda da bir yalanın gerçek olduğu ispatlanır. ve yalan gerçek olur. evet, yalan da gerçek olur. bunların proton ve elektronlarla ilgisini daha sonra açıklarım. yani elektron ve proton vorrtekslerle. diğer parçacıklar ise kararsızdır. benim teoriimde protonlar doğru gerçek oluşumlardır. ispat doğrudur. elektronlar ise yalan gerçek oluşumdur. ispat yanlıştır ffakat yanlışlığnı , doğudan ve batıdan gelen adam örneğinde olduğu gibi hiçkimse farketmemiştir. kuarklar ise bilgi gibi birşeydirler. işte ispatlanan şey de bu bilgi gibi şeydir. gluonlar da kuarkların bilgilerini taşırlar. ondan renklilerdir. elektronlar yalan  gerçek oluşum oldukları için bilgi gibi birşey olan quark parçaları yoktur. sonuçta kainatta gerçek dediğimiz şeyler, ispatlanmmış birer doğrudurlar. ama nedirler. hangi doğrulardır. bunları nasıl okuyabiliriz.  ingilizcedeki real anlamındaki gerçek kelimesiyle, thruth anlamındaki gerçek kellimesi birbiriyle ilişkilimidir. öyle görünüyor. türkçesi olmadığı için kusura bakmayın. yani ispatlanmış doğrular ingilizcede "thruth" kelimesiyle geçer. diğer mesela kalemin gerçek olması manasındaki gerçek kelimesi de "real" kelimesiyle geçer. belki ikisi aynı şey olmayabilir de ama her gerçek , aynı zamanda söylenmiş bir sözdür yalan veya doğru oolarak. her proton ispatlanmış bir gerçektir. fakat ispat relatiftir. ama doğrudan kaynaklandığı için yine gerçektirr diybiliriz çünkü ispatlanmasına ggerek yoktur. sonuçta proton ispatlanmış bir gerçeği bildirir. ama hangi gerçekleri. neden kainat bir kitap gibi yazılmış. içinde neden sadece doğru bilgiler değil, yanlış bilgiler daha doğrusu yalanlar da ispatlı(relatif ispat). Bu yaalanlarıı kim söylemiş ki kainatımızda yer buluyor. bu doğrular da mı söylenmiş. kim söylemiş. neden ispatlanmışlar. birileri mi konuşuyor biryerlerde de biz farkedemiyoruz. Evet, bu dediklerime inanıyorum.
                 sonuçta şunu söyleyeyim. ispatlanmış gerçekler, başka bir kainatta bir gerçekle temsil edilebilinirler. işte bizim kainatta gördüğümüz ingilizcedeki "real" anlamındaki gerçekler, diğer bir kainatta ispatlanmış gerçeklerden başka birşey değildir. o kainatta bir gerçek ispatlandığında, bizim dünyamızda bir proton oluşur. o kainatta bir yalan ispatlandığında , bizim kainatımızda bir elektron oluşur. ve kimbilir , bizim kaainatımızdaki ispatladığımız gerçekler de diğer bir kaainatta varolurlar. sonuçta ona artık gerçek dememiz, birşeyin artık varolduğunu gösterir. artık ona hep gerçek diyeceğiz çünkü, unutup da doğru demeyeceğiz. demek ki o gerçek biryerlerde bir yapı kazanmış. ve biz de oralarla ilgiliyiz. Bu durumda kainat bilgilerle doludur. heryede bilgiler vardır, sayısı o kadar çoktur ki proton sayısı kadar. yalanlar da vardır onların sayısı da elektron sayısı kadar. peki bir proton bize neyi bildirir. bizler , bugüne kadar kainatta olan şeyleri bilebileceğimizi zannederdik. mesela hep kainattaki şeyleri öğreniriz. peki kainat bize ne söylüyor. herhalde kendini bize bildirmiyor başka şeyler var. kainat hakkında olmayan gerçekler...
                      
                  mesela ana sayfadaki uzay denizi teorisi doğru mu yanlışmı? doğruysa bir bilgi demektir. öğrenmek de ilim öğrenmek demektir. şimdi ben bu teoriyi bilmekle birşey biliyormuyum, bilmiyormuyum. teoriler ispaatlanamadığı için ilime yani bilgiye çevrilemezler. bu durumda ya teori doğruysa, ben doğru oluğunu bilmeden , bildiklerim birer bilgi olurrmu? ama ya yanlışsa? o zaman hiç bilgi olmaz. ama teori ispatlanırsa gerçek olur. dikkat edin, "teori ispatlanırsa doğru olur" denemiyor;...., diyemiyoruz. onun için iki önceki cümlede "teori ispatlanırsa gerçek olur onlar" gibi bir cümle kullandım. yani biirşey ispatlanmışsa, ona ddoğru diyemiyoruz artık gerçek diyoruz. diyelim  ki teorinin ispatladıkları gerçek, arradan da yüz yıl geçti . yüz yıl sonra da insanlar, bu teorinin söyledikleri  şeyler "bir gerçek" diyecektir. "bir doğru" demeyeceklerdir. bir açıdan ispat, artık o şeyi o kişiye göre doğru yapmaz. artık görecelilik kalkmıştır. o şey gerçektir ve  kişiye göre gerçek de değildir. demek ki gerçekler merkezdedir. göreceli değildir. buna yanılgıyla "mutlak gerçek" diyebiliriz belki. ama gerçek gerçektir. mutlak olmayan gerçeğe zaten gerçek diyoruz. yani birşey göreceli olmadan doğruysa , Einstein'dan da etkilenerek buna mutlak gerçek diyoruz , alışmışız buna. oysa o şey gerçektir, mutlak değildir. ispatlanmıştır artık herkes ondan emindir. tüm doğrular bize göre değişir.doğrular bizlerdedir, insanlardadır hiç farketmediniz mi?  her doğru dediğimiz şey bizdedir. doğrular , insanlara  göre relatif gerçeklerdir. fakat onlara doğru demeliyiz çünkü relatiftir. insanların dünyasında, ispatlanmadığı halde doğru olan nice gerçekler vardır. o yüzden bu iç dünyamızda olan doğrularımıza hiç laf söyleyemeyiz. bütün amacımız yanlışları atmak olmalıdır o zaman  yükseliriz. iyi bir düşünürsek, insanlar olmadan doğruların olmayaccağını anlarız. fakat doğrular güzeldir insanlar da olsun. ) sonuçta doğrular hem kainattadır  hem bizdedir. galiba kainatta olan gerçektir, bizde olan doğrudur. (kainatta olan birşey real dir. belki o anlamda gerçektir.)doğruyu ispatlarsak artık gerçek olur. isterseniz deneyin, artık ona doğru denemiyor. gerçek deniyor. bir ispatlanmış birşeyi hayal edin ve ona gene de doğru demeye çalışın. diyemiyeceksiniz , eğer gerçek bir hayal kurabilirseniz yani doğru bir hayal kurarsanız, ispatlanmış doğruysa  sadece gerçek diyebileceksiniz. doğru diyemiyeceksiniz. şunu da belirtmeliyim. doğrularımıza duygularımız karışır isteklerimiz karışır, bazı doğru olmadığını bildiğimi şşeylere ssırf isteğimizden dolayı doğru kaabul eederiz. çekemememiz , istemememiz bize yanlış doğrularıı buldurur. işte bunlar bizim doğrularımızdır. yanılgılarımızla böyle doğrular buluruz. bazıları güzeldir bazıları değildir.
                           Mesela önünüzde bir masa var diyelim. şimdi o masanın orada olduğu ddoğrumudur gerçekmidir. başka da hiçkimse yok diyelim. şöyle deriz masayı göstererek"bu masa burada, bu bir gerçek". fakat şunu asla diyemeyiz "bu masanın burada olduğu doğru". çünkü masa işte orda önünde, ispata ne ihtiyacın var ki? yani açıkça görünen gerçekler de gerçektir. mesela başka biri mesela teoman desin ki o masa onun önünde . fakat semra buna itiraz etsin, o  masa onun önündee değil desin. şimdi semraya deriz ki , atillanın dediği bir gerçek, semra sen yanılıyorsun. ama demeyiz ki semraya "atillanın dediği doğru". çünkü olaya şahittir. doğru denemiyor o zaman. yani adeta kainatta olaan herşeyden içimizde de var.
                          doğruylaa gerçeği buugüne kadar insanlığın ayırdedememesinin sebebi, ikisi de aynı görünüyor. çünkü einstein'ın aksine , bize göre relatif bireşey "bana göre relatiif olarak o öyle" demeyiz. o öyle deriz sadece. fakat başkası bizim doğrumuzu farkettiğinde, başkası bize göre öyle olduğunu söyler. o da kendi doğrusu için "o öyle" der. "bana göre bu böyle" diyen kişi şunu demektedir "yoksa yanılıyormuyum, başka bir gerçek mi var. benim gerçeğim yanlış mı? yoksa hiçkimseye göre gerçek olmaz ve relativite teorisine göre bir gerçek olmaz. çünkü relativite teorisi olaya tamamen relatif açıdan bakmış, herkes yanlış sözcük kullanarak "bana göre o öyle" demiştir. eğer bu yanlışı kaldırırsak, o kişi sadece "o öyle" diyecektir ve relatif gerçek oluşacaktır. bütün mesele, herkesin farklı gerçeği olduğundan, gerçek nedir. kime göre olan gerçek doğrudur. herkesinki farklıdır. işte bilinçler küresinin buna verdiği cevap: merkezde olanın gerçeği doğrudur. işte bütün mesele bu merkezi ve bu küre yüzeyi denklemini bulmak. işte gerçek odur.
                          bana göre o öyledir demek, bana göre o öyle, bana göreyle gerçek yalnızca bana gerçek oluyorsa, o zaman bu yalnız bana gerçek.  yani bir gerçek var diyoruz ama ben onu diğerlerinden farklı görüyorum. işte gerçeğin bana bakan yönü oluyorsa eğer, benim gerçeğim diğerlerininkinden farklı olabiliyorsa gerçektir. yani bir gerçeğim var diğerlerininkinden farklı. ama herkese göre de bu gerçek farklı.  sonuçta bu anlaşılınca, yani herkes farklı bir gerçek görüyor, cismin biri diyor ki ben merkezdeyim. dolayısıyla o haklı oluyor. sonra diğeri diyor ki hayır ben merkezdeyim, dolayısıyla o haklı oluyor. diğeri de aynı şeyi söylüyor. hepsi birden haklı olamayacağından, ortada birtek haklı olduğu sonucu çıkıyor çünkü sonuçta cisim tek bir zaman uzunluğu yaşadı. bir ihtimal daha var o da hepsinin yanılması. o da mümkün çünkü küre yüzeyini çok iyi anladıysanız, oradaki merkezdeliğin sanal olduğunun da anlarsınız. asıl haklı olanmerkezde olan kürenin merkezinde olan olsa gerekir. fkat burada kabul edemediğim şey, cisim kendi zaman uzunluğu hakkında da yanılabiliyor. bu yanılma eğer saat çalışmasından kaynaklanmadıysa, cisim 10 saniye yaşadığını zannedecek fakat aslında 20 saniye yaşamış olacaktır. cismin kendini de hesaba katarsak yine de tek bir hakllı vardır. bence o haklı olan kişi kürenin yüzeyindeki hiçkimse değildir, kürenin merkezindeki kişidir. çünkü merkez orasıdır. diğer yerleri ccisimler kendileri merkez sanırlar. demek ki haklı olan merkezde olandır.
                      uzunluk boyunca koyulan noktalar bir uzunluk tanımlıyor. mesela zaman uzunluğu boyunca nokta koysak, bu durumda bir uzunluk elde ediyoruz. oysa zamanın her anında bir nokta koysak, bu durumda bir uzunluk elde edemiyoruz çünkü sıfır kere sonsuz sıfırdır. sonsuz nokta dahi koysak bir uzunluk elde edemiyoruz.
                       sonuçta cismin aldığı yol uzunluğunda aldığı zaman uzunluğu önemli. bu da zaman uzunluğunda aldığı yol uzunluğudur. burada önemli olan cismin aldığı uzayın toplam geçtiği zaman uzunluğunu hesaplayalım. zamanı eğer anların toplamı olarak düşünürsek, cisim bulunduğu yerlerde bir an kaldığından, bu anların toplamının zamanuzunluğunu verdiğinden, cismin bulunduğu yerlerin toplam geçen zamanının cismin yaşadığı zaman kadar olması gerekir. fakat zaman uzunluğu boyut uzunlukları nokta uzunlukları toplamıyla ifade edilemezler. cisim 10 metrelik bir yolu alırken, 10 saniye harcamıştır.bir zaman uzunluğunda, bir yol uzunluğu almıştır. bu 10 metre cismin bulunduğu yerlerin toplamı değil, yerdeğiştirmelerinin toplamıdır. cisim yerdeğiştirirken , biryerde değilse, cismin toplam bulunduğu yerlerin geçen zamanı bir an kadar olur ve 0 saniye olur. bu on saniyenin tamamı yerdeğiştirmeye harcanmıştır. biryerde durmaya değil.
                       mesela bir araba gidiyor diyelim. giderken hiçbiryerde durmuyor. bence bir doğrunun noktaları, o doğrunun uzunluğuna diktir. buradan onu çıkardım ama nasıl çıkardığımı unuttum.
                        bir nokta hareket ederken, hareketinin hız kadarını yutar. cisim hareket ederken, uzayla aralarındaki zaman farkı değişir ve değişebilir. çünkü cisim biryerde değil, bir noktada bulunuyor değil, hareket etmektedir ve hareketle uzayın alakası bilinmemektedir. cisim bir çizgi çizdiğinde, uzay o çizgiyi görmez sadece cismin son bulunduğu yeri görür. oysa cisim yol alırkan bunu zamanda yapmıştır, anlarda durmaları değil ki uzay sadece o anda orada olmaları görür. oysa ki anların uzunlukları toplamı sıfır olduğudan, belki de uzayın hiç zamanı geçmez. ama uzayın da zamanın uzunluğuna bir counterpart'ı vardır o da kendi uzunluğu. bu uzunluk uzayın yerlerei değilse nedir? cisim o uzunluklarda bulunur diyemeyiz. ancak zamanın uzunluğuyla o uzunlukları geçer. mesela on santimeetreyi  on saniyede geçer.
                         sonuçta tek gerçek olmalı gibi geliyor.   yani bana göre  o öyledir. yani ben merkezdeyim. çünkü doğru ve gerçek ancak merkezde olana olabilir. bilinçler de yanıldıklarına doğru deerler çünkü merkezdedirler. fakat merkezde olmak doğruyu doğru yapar. fakat yanlış olduğunu hiç bilmiyor ve hiç hissetmemişsen, hiç de şüphe etmemişsen işte o doğrudur. bundan şüphe etmemenin sebebi be merkezde olmandır. ayrıca merkezde olman sana onu doğru yapar. yoksa doğru değildir, başka birşeydir.  yani merkezde olman sana senin doğrunu doğru yapar, eğer merkezde olmazsan bilinmez bir evrene gidersin. artık herrşey o kadar kolay değildir. gördüklerin ve ispatlanan gerçekler hariç bir doğru yoktur. hiiçbir ddoğrunda merkezde olmazsın.dolayısıyla doğru olmazsın. haklı olmak saçmadır çünkü o şey  doğru değilse daha doğrusu gerçek değilse doğru olmasının ne anlamı var.  yani sana göre doğru olmasının. fakat burada bazen yanılgıların çok güzel olduğunu hatırlaatmak isterim. mesela kötü bir inssanı iyi bir insan gibi düşünmek , daha doğrusu öyle zannetmek bir insanlık vazifeemizdir. yoksa doğrulardan gidemezsin de çünkü o insanı araştırmangerekir. doğrunun değişebileceğinni unutmamamız gerekir. demek ki yanılgılar önemlidir. fakat aynı oranda da kötüdür çünkü böyle güzel olmayan , kötü olan özür dileyerek söylüyorum ki çirkin olan yanılgılarımız vardır. sanki önemli olan yanılmamak değil, çirkinleşmemek olsa, o zaman tek yapmamız gereken çirkin yanılgılardan kurtulmamız olur. onun haricinde istediğimiz kadar yanılırız zaten yanılıyoruz da. ama bütün mesele doğru olduğundan şüphe etmiyoruz. işte bizim doğrumuz.ama bence yannılmadıklarımız yanıldıklarımızdan fazladır.  çünkü her gördüğümüz şeye inanırsak çok az yanılırız.
                           Burada kısaca Einsteinla tanıdığımız bazı başka mutlaklara bakarsak mesela "mutlak uzay". kişiye göre reelatif olmayan uzay demektir. fakat uzay birkere bir "şey" değildir. yani yerlerimiz bir "şey" değildir. o , bir yerdir. Bu sebeple yerlerimizegerçek diyemeyiz. fakatt muttlak relatif olmayan uzay varmıdır. fakat uzay bir hakikat değil ki doğru olsun veya relatif olmadan olsun. uzayın kişiye göre değişik hatta başka bir uzay olması için uzaya maddi bir gerçeklik verirsek, kainatta bulunan birşey ona farklı görünür diğerine farklı görünür. Herşey "yer" kelimesiyle ilgili. yerler de tanınırlar. tanındıktan sonra o yeri biliyorum deriiz. zaten çoğu bilgimiz tanıma kaynaaklıdır. aslen bir bilgi değildir. işte bu "yer" kavramı heryerde "kainaattaki yer" anlamındadır. yani birileri "bizim yerimiz" deyimini kullandığında dediği "bizim kainattaki yerimiz" deyyimidir tamaamen. yer böyledir. diğer yerle ilişkilidir. mesela kainatta hiçbbirşey kalmadığını , sadece bir cisim kaldıığını farzedelim. bu cisim kendi yerinden bahsedemeyecektir. öyle, bahsedilmiyor. etrafına ,"heryer" diyecektir. ama kendi bulunduğu yerden bahsedemeyecektir. çünkü tanıyamıyor. hiçbirşeyden kendi yeri belli değil. yerini bilemiyor. bunları şunlar için yazıyorum . yerler relatifmidir. mutlak yer varmıdır. yoksa yerler, bana öyle göründüğü üzere sadece koordinatlarmıdır. bunu bulmaya çalışıyorum. eğer yerlerimizi diğer cisimlerden ve onların yerlerinden anlıyorsak, bu duruda boş kainattaki cisim kendi yerine "bir yer" diyecektir. benim yerim diyemeyecektir.
                          fakat relatif uzay demek kişiye göre farklı uzay demektir.
                          
                     Fakat bir merkezden gerçek değişmeden, gerçek değişti diyemeyiz. merkez, gerçeğe bakan kişinin olduğu birşey galiba. başka bir merkezden bakarsan, ikinci merkezin birinci merkeze göre farklı yerinin getirriği farklı konumlarla, gerçek diğer merkezde daha değişik görünür. zaten merkezi değiştirmek gerçeği ddeğiştirmektir çünkü iki farrklı merkezdeki iki kişi aynı durumda değildir.(yani merkezde olmak haklı olmaksa, merkeze yakın olmak da daha haklı  olmaksa bu durumda merkezden uzaklaştıkça gerçek dahaa fazla değişmelidir) mesela gördüğü geçirdiği bildiği gibi şeyler , herşey, insanı merkezde yapar. o insan birşey o öyle diyorsa o öyledir. fakaat kendine göre olduğunu o insan farketmez. kendine göre değildir, o öyledir. bir durum, merkezdedir. zaten o insan bakıyor, onun yorumlarına bakıyor olay demek ki o insan merkezdedir. yoksa nasıl yorumlasın o olayı. merkezde o var, nasıl yorumluyorsa o öyledir. ama merkezde olan yanılamaz çünkü hakklıdır. işte bu da küre yüzeyinde her noktanın merkezsel olmasıyla açıklanıyor rahatça. yani o insan merkez değil , küre yüzzeyininn bir noktasıdır. kürenin merkezi ise başkadır , gerçek merkez odur. fakat insan kürenin  yüzeyindde olduğunu göremez ama hisseder. insan , ispat metodları bilinmediğinden birşeyi görmeden ona gerçek diyemez. doğru der. kkendi dünyasının merkezinde o doğrudur. zaten doğrular sadece merkezlerde olur. insan , birşeyin ddoğruluğunu anladıkça kendini daha da merkezde hisseder. en sonunda doğru olduğunu annladığınıda , ben merkezdeyim der.(çünkü onu yanlışlayacak hiçbirşey kalmamıştır artık) çünkü merkezde olmayanın doğrusu olamaz. doğrun varsa merkezdesindir demektir. mesela tek kişi birşeyi iki farklı şekilde göremez. saçma geliyor. bu tek kişinin ikiye ayrılması iki farklı şeyi ancak bu şekiilde görebilmesi gerekir. buna faktör parçalanması diyorum. aşağıda da  anlatacağım. tek kiişi bir gerçeğe bakarken, bir merkezden gerçeğe bakılıyordur. tek bir merkezden. işte o zaman gerçek tek olur. ama iki farklı kişi bakarsa iki merkezden bakılıyordur.fakat burada merak ettiğim şey fiziksel değil edebi. neden kişiler gerçeğe bakarken gerçeğe bir merkezden bakılıyor diyorum . bunun anlamı nedir. kişi birşeyin merkezindemidir. böyle kullandığım kelimelere çok takılırım. neden onu kullaanıyorum diye çok düşünürüm. bu da onlardan biri. neden kişi biryerden bakıyor demiyorum da pasif olarak bir merkezden bakılıyor diyorum. kişiler gerçekler için merkeezmidirler. ona bakma yönüyle. ana sayfada relativite teorisiyle ilgili sayfaya geçerseniz gerçekle doğru arasındaki bugüne kadar bilinemeyen ilişkiyi de veriyorum. oradan takip edebilirsiniz. şimdi diyelim ki bir gerçeğe bakıyorsun ve merkezdesin. merkezdeysen zaten o odur. yani doğrusu odur. diğer kişiler merkezde değilse yanılgı içindedirler.
                         Herkes bir merkezde olmazsa relativite oluşamaz. herkes kendi gerçeğini görmeli ve merkezde olduğu için şüphe etmemelidir. Böylelikle herkes farklı bir gerçek görür. Diğerlerinin gerçeği farkedilmediği durumda mesele yoktur. Bir tane gerçek vardır ve sorgulanamaz. . )
 


 
  Bugün 3 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol